Geçen gün bir kardeşim aradı, İstanbul’da üniversiteyi kazanmış, burs aradığını söyledi, yardımcı olmamı istedi… Buluştuk, konuşunca inanamadım, çıldıracaktım, geçmişte yaşadığım bir olayı da hatırladım…

Önce hemen yardımcı olmaya çalıştım, güvenimden insanlara… Bir kez daha güvenimi kıracağını bilmeden… Kiminle iletişime geçebileceğini, nasıl arayabileceğini falan anlattım…

Sonra sordum, “annen – baban çalışıyor mu, yaşıyor mu, gelir durumunuz ne, başka okuyan kardeşin var mı” diye… İkisi de yaşıyor, baba çalışıyor, anne ev hanımı, halleri vakitleri yerlerinde…

Peki dedim, sen neden istiyorsun bu bursu? “Araba alacağım abi, alamasam da, ayda 500 lirayla geçinmek var, 1000 lirayla geçinmek var”…

Seviyorum bu çocuğu… O nedenle kendimi tuttum… Güldüm… “Ben sana burs konusunda yardımcı olmam, o sana söylediğim arkadaşı da arama, o da olmaz”…

Sonra sordum; “Sen kendine bunu nasıl yakıştırıyorsun? Utanmıyor musun benden bunu istemeye?”… “Senin de tanıdığın bir sürü arkadaşın yok mu o alacağın bursa ihtiyacı olan?”… “Senin için 2 günlük bir para olan 100 – 150 YTL ile bir haftayı geçirecek kadar o bursa ihtiyacı olan binlerce insan varken, bence sen bunu yapma, sana yakışmıyor” dedim…

Yanından ayrılınca arkadaşımı arayıp ismini verdim… Ararsa yardımcı olma diye…

Sonra aklıma yıllar önce okulda yaşadığım bir olay geldi… 2000 – 2004 yılı arasında Tekirdağ Anadolu Lisesi Tercih Komisyonu’ndaydım… 500’den fazla öğrenciye birebir tercih ve kariyer danışmanlığı yaptım…

Tercihleri yaparken, öğrenciler aynı formda burs başvurusunu da dolduruyordu…

Yıllardır çok yakından tanıdığım, aileden oldukça zengin, hatta okulda insanlara burs verebilecek kadar zengin olan ve bunu da tüm okuldaki öğretmenlerin bildiği bir arkadaşım formunu teslim ediyordu… Tamamı vakıf üniversitesi… Bir öğretmenim burs kısmını doldurmadığını gördü ve “aaa, burs başvurusu neden yapmadın, doldursana herkese veriyorlar…”

Çıldırdım! “Hocam, siz nasıl öğretmensiniz ya? İnanamıyorum size? Nasıl utanmadan bunu teklif ediyorsunuz bu adama?!”…

Hocam kendini şaşırdı… Benden böyle bir tepki beklemiyordu… Eveledi geveledi…

“Bu bursa ihtiyacı olan onlarca öğrenci var, bunun gibi adamlar yazıp aldığı için onların bazılarına çıkmıyor, ya da verilenlere de bu nedenle kuş kadar burs veriliyor…”

Ben bunu anlayamıyorum… Bir öğretmenin sistemin çarpıklığını öğrencisine kullandırtmaya çalışmasını… Ona bunu öğretircesine örnek olup yönlendirmesini…

Hadi bırakın öğretmen olmayı, bu bursa ihtiyacı olan onlarca öğrenci varken herhangi bir insanın böyle düşünmesini…

Ama ne yazık ki sistem böyle ve bunu da herkes değerlendirmeye çalışıyor… İhtiyacı olmayan insanlar burs başvurusu yapıp alıyor, hatta bu paralarla geçiniyor üniversitede…

Memleketimin ücra köşelerinde de çocuklarımız parasızlıktan okuyamıyor… Nasıl vicdandır? Hiç mi görülmez yanı başımızdaki arkadaşımızın çektiği maddi sıkıntılar…

Daha önce bir yazımda aynı şeyi yazmıştım… Çocukken büyüyünce çok zengin olup bütün ihtiyacı olanlara yardım etmeyi hayal ederdim… Büyünce anladım ki, bu sürede o kadar zengin olamam… Onun yerine en doğrusunun Robin Hood olmak olduğuna, geniş bir çevreye sahip olup, parası olandan alıp olmayana vermenin asıl yapabileceğim şey olduğuna karar verdim…

Şimdi ne mutlu ki bu yıldan itibaren Mezunlar Derneğimizin bir burs fonu var artık…

NUR ERDEM ÖZEREN
31.08.2008