Dün doğum günümdü… 28 yaşımı doldurdum… Ama ne bir kutlama… Ne bir farklılık o günde… Kendim yarattığım tek farklılık dışında…
Çok sıradan bir gündü… Bir önceki gece başlamıştı… Saat 12’yi doldurunca aramalar, mesajlar akacaktı muhtemel… Nitekim birkaç sms mesajı ile tam da saat 12’yi geçtiğinde kutlayanlar oldu… Beklediklerim… Ve hiç beklemediklerim…
Sabah kalktım… İstanbul’a yola çıktım… Doğum günümü farklılaştıracak yegâne şey için… Doğum günümde yıllardır istediğim hediyeyi veriyordum kendime… Artık kuruluş tarihi doğum günüm olan, benden tam 28 yaş küçük bir şirketim olacaktı…
Muhasebeciye evrakları götürürken, o gün yapılması gereken ödemeler, ödeme alınması gereken kişiler ve bunlar için yapılan telefon konuşmaları ile geçti yolculuk… Sıradan bir gün gibi işte…
Muhasebeci ile o gün başka işim olmadığı için Tekirdağ’a döndüm… Yapacak çok işim vardı… Gün boyu koşuşturma ile geçti… Akşamüstü evde kısa bir uyku ile sonlandı… Akşam da evde, bilgisayar başında yine yapılması gereken işler… Sıradan bir gün gibi işte…
100’ün üzerinde kutlama mesajı… Facebook’tan… 50’den fazla kutlama mesajı… SMS’le… 10’a yakın kutlama konuşması… Telefonla… Bir o kadar da yüz yüze…
Gece 11’de oturdum bilgisayar başına… 2’ye kadar tek tek herkese teşekkür ettim Facebook’tan… Ne kadar da zormuş… Zaman alıyormuş…
İletişimimizin kolaylaştığı günler… İletişimimizi kolaylaştıran teknoloji ve araçları… Hatta ne mutlu ki doğum günlerini hatırlatan Facebook… Başka türlü kimse kimsenin doğum gününü de kutlayamayacak…
Seneye kapatacağım Facebook’u, bakalım kaç kişi kutlayacak… Kaç kişi hatırlayacak… Yıllarca herkesin doğum gününü ilk kutlayan, hatırlayan, şaşırtan kişiyken, bu motivasyonum da kayboldu son yıllarda…
Bu sene doğum günü mesajlarını okurken bir fark nedense dikkatimi çekti… “İyiki doğdun” bambaşka bir mesajdı… “Mutlu Yıllar”dan, “Doğum Günün Kutlu Olsun”dan çok daha farklı anlamı olan aslında… Ama ne onu yazanlar öyle hissettiğinden yazıyor, ne de diğerlerini yazan hissetmediğinden yazmıyor… Elimiz alışmış işte…
Önemli olan bunu hissettirenler… Sadece doğum gününde değil, her gün… “İyiki doğdun, iyiki varsın hayatımda” diyenler… Ve daha önemlisi, söylemese de bunu hissettirenler…
Belli bir yaştan sonra doğum günleri kutlanmaz oluyor, sıradanlaşıyor, sıradan bir gün oluyor nedense… Sanırım keyifsizleşiyor hayat… Kutlamaya gerek duymuyorsun…
Artık herhalde 5 yılda bir kutlamaya başlarız… Ben ki her senesini kutlamaya çalışan, özel günlerin değil yıldönümünü, ay dönümlerini bile önemseyen biri olarak, nedense doğum günü kutlaması yapmaktan çok uzaklaştım…
Hayat rutinleşiyor, zorlaşıyor, büyüyoruz, sorumluluklar artıyor, bizi içine alıyor ve doğum günleri de sıradan birer gün oluyor…
Yapılması gereken, yetişmesi gereken onlarca şeyin içinde, doğum günü ile mola veremiyoruz hayata…
Yaşlanıyoruz… Yıllanıyoruz… Hayat değişiyor… Hızla akıyoruz… Yaşlandıkça geçmişe özlem duyuyoruz… Özlesek de dönemiyoruz… Ama bugünün de kıymetini bilemiyoruz…
Ama bu yıl öğrendim ki, bir kutlama yapmadığım doğum günümde, arkadaşlarımın sevdiklerimin tamamını görmediğim doğum günümde, kimseden hediye almadığım doğum günümde, beni en mutlu eden hediyeyi kendim verdim kendime… Dışarıda aramamalı mutluluğu…
NUR ERDEM ÖZEREN
21.05.2009