Her kız çocuğunun bir peri masalı hayali vardır…hele birde 80’den sonra doğduysa; “pamuk prenses”leri,”sindrella”ları, “uyuyan güzel”leri, “rapunzel”leri dinleyerek uyuyup,”babie” bebekleriyle oynayarak büyüdüyse ve en önemlisi “Sezen” dinleyerek bir genç kız olduysa…

Hep hayal kurar; bir kahramanın, bir prensin gelceğine dair ve onu en zor durumdan kurtaracağına dair…çizer kafasında o adamı…sonra arar bir ömür…

Bunun olmayacağına dair gerçeğin yüzüne vurulduğu gün yıkılır…işte bir kız için toparlanılması en güç durumdur bu…kaybettiklerine mi yansın, yıkılan hayalleririne, kırılan ümitlerine mi bilemez…gerçek hayattaki adamlar ne kahramandır ne prens… beyaz atları da yoktur, cesur yürekleri de…

Erkeleri hiç bilmem…onlarda bir ömür o hiç el değmemiş, güzeller güzeli prenseslerini mi ararlar?

Bu geceden anladığım budur…arıyorlar sanırım…

Ben işim gereği her yıl bu masalları okuyorum 5-6 yaşlarında ki o müthiş yaratıklara…şimdi diyeceksin ki neden bu kötülüğü yapıyorsun onlara? okuyorum ama ardından hep tartışıyorum onlarla…sakın onlar ne anlar tartışmadan diye düşünme canavar gibiler…kafalarını karıştırıyorum…karışık kafalar iyidir çözümler karışık kafalardan çıkar…bir de bir iki çizgi film var masallar üzerinden gerçeklerin yüze vurulduğu onları izletiyorum…kimbilir belki birgün “öğretmenim işte bunu anlatmak istemişti” derler,birkaçına faydam dokunur…

İşin aslı şudur ki… masallar gerçek dışıdır…masallara bağlı umutlarsa hayal kırıklığı olur gün gelir…masalları gerçekleşenler de var…yok mu? elbette onlar masallara inanmakta haklıdır sonuna kadar…

Ben şimdilerde gerçek hayat hikayelerini okuyup dinleyip onlara inanıyorum çaresizlikten, barbie bebeklerim dolabımın en üstünde ulaşılması en zor yerde, ama Sezen yol göstericim…

umarım sen de masalı gerçekleşenlerden olursun…

Gizem Şenol