Yıllar önce bir moda başlattı.. “Podyum”lardan “sahne”lere, “mankenlik”ten “şarkıcı”lığa transfer oldu.. Yıllar geçtikçe “manken”liğini herkese unutturdu, o artık “hedef kitle”sinin gözünde “her albümü satan” ve “her şarkısı tutan” bir “şarkıcı”..

Demet AKALIN.. Kimilerine göre sıradan bir “şarkıcı”.. Ne müziği güzel, ne sözleri anlamlı.. “Sanat” değil yaptığı… Ama bu “kimilerine göre”.. Peki kendi dinleyicilerine göre..?

Peki nedir albüm yapan ve sahneye çıkan bir “şarkıcı”nın amacı? Ne olmalıdır?

“Başkaları”nın yaptığı gibi her albümde farklı bir tarz deneyerek “yeni açılımlar” yapmaya çalışmak mı, yoksa değil yeni açılım, “bambaşka” bir tarz ile dinleyicinin ve izleyicinin karşısına çıkmak mı?

Demet AKALIN bunu yapmadı… Yıllardır tarzı aynı.. “Bir de şunu deneyelim” demedi hiç.. “En ucuz maliyetli müşteri elindekidir” olgusunun bilincinde, tek derdi mevcut dinleyicilerini “doyurmak” ve “kaybetmemek” oldu, “yeni dinleyici” kazanmak için gereksiz hareketler yapmadı..

İş hedefine ulaştı.. Bir şarkıcının hedefi olan şeyi başardı.. Albümlerinin satması, sahne alacağı ekstralarının azalmaması..

Tam bir “Pazarlama Mucizesi”.. “Hedef kitle” çok iyi ve net bir şekilde belirlenmiş.. 15 – 30 yaş arası, gece kulüplerine giden, yaz döneminde Ege’ye – Güney’e, veya kış döneminde “dağlara” tatile giden, “eller havaya” müzik tarzını benimsemiş, “damar” şarkıları da tek ağızdan söyleyen, mümkünse aşk acısı çeken ve ayrıldığı kişiye “çok pişman olacaksın ama sana dönmeyeceğim” diyen bir kitle..

Bu hedef kitleye uygun sözler seçiliyor her şarkıda… Ya “damar”a girecek sözler, ya da tek ağızdan söylenebilecek “slogan”ların bulunduğu hareketli şarkılar..

Sonra da “eller havaya” tarzına uygun müzikler seçiliyor.. Gece kulüplerinde çalan yerli – yabancı şarkılara benzer müzik altyapılarına sahip şarkılar yapılıyor..

Her albümde farklı bir saç rengi ve boyu – modeli yapılıyor… “Kendimi sürekli yeniliyorum” olgusu imajla verilirken, hedef kitlenin “söz” ve “müzik” ihtiyacı aynı şekilde karşılanmaya devam ediliyor..

Hedef kitlesinin gözlerinin onu aradığı yerlerde olmaya devam etti hep.. Bodrum’da, yazlık mekanlarda, Uludağ’da, üniversite partilerinde sahne almaya devam etti bir yandan… Bir yandan da kliplerini sezona uygun şarkılara çekti…

“Nisan – Mayıs ayları, gevşer gönül yayları” olgusundan yola çıkarak içinde slogan sözler bulunan “eller havaya” şarkıları ile kendi olmasa da yüksek sesli müzik olan her yerde var oldu, Ağustos ortasından itibaren de biten aşkların ardından “damar” slowları ön plana çıkardı..

Gece kulüplerinde sahne alabilecek kadar normal seviyede tuttu hep fiyatını.. Abartmadı albümü çıktı diye… Hedef kitlesiyle buluşmaya devam etti, onlara dokunmaya..

Erkekleri güzelliği ile yakalarken ve kendine hayran bırakırken, hemcinslerinin tepkisini çekmemesinin formülü, sevgilisi tarafından terk edilen, kalleş erkeklere karşı “kader ortağı” olduklarını düşündürmekti..

Ne şarkı sözü yazdı bugüne kadar, ne müzik besteledi, ne de süper bir sese sahip oldu.. Ama hep iyi bir “şarkıcı” oldu..

Hedef kitlesine hitap edebileceği söz ve müzikleri bir araya getirip, sahne performansının ve insanları “eğlendirmeyi başarabilmenin formülü”nün “tek ağızdan şarkı söylemek”olduğunu çok iyi bildi ve kullandı..

Ve bir “Pazarlama Mucizesi” olarak, son albümü “Mucize”si ile yine bu yaz “dinleyici”sinin ve “izleyici”sinin olacağı her yerde olacak..

NUR ERDEM ÖZEREN
10.04.2008