Son haftalarda bir kez daha anladım… Türk insanının iş yapmaya niyeti yok… “Armut piş ağzıma düş” atasözü başka bir dilde yoktur eminim…

İki ayrı sektörde yaşadığım deneyim, beni yine bu şekilde düşündürmeye itti ne yazık ki… Aylardır bir tasarımcı arıyorum… Tam 8 tane buldum… Hepsi de bıraktı gitti… Hatta başlarmış gibi yapıp başlamadı bile…

Grafik tasarım yapan birilerini arıyorum diye yana yakıla herkese söyleyip, bulduğum herkese bu işten benim aracılığımla ne kadar çok para kazanabileceklerini anlattım… Hatta hazırda bulunan işleri de anlattım… O an her şey çok güzel görünüyordu… Ama sonrası…

Gaza gelen, referanslarını gösteren, kendini anlatan falan insanlar… Hemen gerekli dökümanların gönderimi… İşe başlama…

Sonra geçen bir gün… İki gün… Üç gün… Bir hafta… Çalışma falan yok… Dönüş hele, hiç yok… Telefonlara çıkmama var… Maillere dönmeme var…

Bu insanların işi bu… Ve ben de iş veriyorum… Ama dönmüyorlar… Hem de bu krizde… Sanırım hiçbirinin ihtiyacı yok…

Aynı örnek tadilat işi için yaşanıyor… Kim kime ne geçirirsem diye bakıyor… Ulusal marka Koçtaş dahil…

Koçtaş geliyor… Keşif yapmak için randevu bir hafta sonraya… Keşif yapılıyor… Fiyat çıkarıp görüşme yapma işi bir hafta sonraya…

Sonra fiyat teklifi çıkıyor… 21.000 TL… 13.000 TL işçilik… 8.000 TL malzeme… Nasıl?

Aynı iş için bir başka yakınımın yönlendirdiği kişi daha önce fiyat teklifi veriyor… 7.000 TL işçilik…

Bir başka arkadaşım her şey dahil fiyat veriyor… 6.000 – 7.000 TL arası her şey dahil…

Arada 5 yıldır tanıdığım biri daha geliyor görüyor, 15 gündür teklif verecek, hala dönüş yok… Telefonlara çıkmıyor… Farklı numaradan arayınca anında açılıyor…

Ve nihayet son olarak, bir arkadaşımın yönlendirmesiyle, aynı gün konuşma, aynı gün keşif için gelme, bir gün sonraya teklif verme… Herşey dahil 5.000’den daha az…

Aradaki farkı görmek mümkün… Sonuncu kişinin para kazanmaya ve iş yapmaya niyeti var… Diğerlerinin bu krizde, bu işsizlikte, bu para sıkıntısı içinde para kazanmaya ve iş yapmaya niyetleri yok…

Türk insanının genel sıkıntısı işte bu… İş buluyorsun yapmıyor… Müşteri bulduğunda kendine muhtaç zannedip kazıklamaya çalışıyor…

Sanki bir daha karşılaşmayacakmış gibi, yıllardır tanıyan adam telefonlara çıkmıyor…

“Hayır” demeyi bilmiyor… Hayır demenin bu terbiyesizlikten, telefonlara çıkmamaktan, verdiği sözü tutmamaktan daha dürüstçe bir şey olduğunu bilmiyor…

“Hayır, yapamam, yapamayacağım, sebebi de bu…” demenin aslında kendini de ne kadar rahatlatacağının farkında değil…

Adam gibi fiyat verip, adam gibi iş yapmanın o müşteriden yeni müşteriler kazanmak olduğunu bilmiyor…

Kimse ağlamasın iş yok diye… Yıllarca bir koyup 5 almaya alışan Türk insanı, bu işsizlikte bile iş gelince iş beğenmiyor…

Bunlar sadece benim yaşadığım 2 ayrı sektördeki örnek… Ama eminim siz de okuyunca benzer yaşadığınız şeyler geliyor aklınıza…

Ne yazıktır ki, tarım kökenli bir toplum olduğumuzdan mıdır nedir, 2 ay çalışıp 10 ay yatmaya alışık olduğumuzdan belki de, çalışmayı pek sevmiyoruz anlaşılan…

Bunu çok yakınlarımızda bile görmek mümkün… Hatta belki kendimizde… Kendimizi bir sorgulamak gerekiyor… Gerçekten çalışkan mıyım? Elime geçen tüm fırsatları değerlendiriyor muyum?

NUR ERDEM ÖZEREN

09.01.2010