Ekonomik krizde durgunluğu önlemek için bir başka hareket yaptı hükümet… Sicil affı çıkardı… Ama uygulanabilecek mi? Ya da uygulanmaya başlansa bile ne gibi ön koşullarla ve hangi şartlarla uygulanacağı konusu devreye girince kimler yararlanabilecek bakacağız…

Muhtemel bankalar öyle kriterler koyacaklar, öyle notlandırma sistemleri uygulayacaklar ki, “silinmiş” siciliniz sistemde göründüğü için çok bir fark olmayacak…

Türkiye’de kökten değiştirilmesi gereken 3 konu var… Biri eğitim… Biri de bankacılık ve finans ile vergi sistemi… Diğerine hiç girmemeli şimdi…

Bankacılık, finans ve vergi sisteminde ihtiyaç duyulan temel değişiklik, çalışan ve üreten ile çalışmadan kazanan arasındaki ayrımı daha doğru yapmak…

Böyle bir değişiklik özellikle de kriz dönemlerinde başarılı sonuçlar doğuracaktır…

Kriz dönemlerinde insanlar yastık altındaki paralarını harcamazlar, kenardaki paraları çıkarmazlar, mevduatlarına dokunmazlar…

Maaşlı çalışanlar ya da üreticiler, esnaf, tüccar, zaten kenarda para bulundurmuyor pek… Krizden çıkma çabasıyla… Elindekinin tamamını kullanıyor…

Asıl kenarda parası olanlar; sadece o parayla geçinenler, mevduatının faiziyle ya da kirasının geliriyle geçinenler…

Daha önceki kriz yazımda yazmıştım…

“Zor yaşam şartlarının, esnafın yüksek maliyetlerinin, dönmeyen piyasanın temelini kiraların oluşturduğunu düşünüyorum… Esnafın 2 ay ödeyip bir daha ödeyemediği…

Utanmadan bu paraları isteyen, tek gelir kaynağı kira olan, çalışmadan, üretmeden geçimini sağlayan mal sahiplerinin buna dur demesini beklemiyorum… Ama toplum olarak bu kiralara kendimiz dur demek zorundayız… Zaten yakında mecburen diyeceğiz…”

Bu şekilde geçinenlerin vergilerini bile (stopaj) onların adına kiracılar ödüyor… Ve öyle bir gelir ki bu kira geliri, öyle fahiş ki fiyatlar, “orada iş yapacağıma kiraya veririm daha iyi” diye düşündürtüyor insanlara…

Mevduat ve gayrimenkul sahiplerine düşman değilim… Derdim bu değil…

Ancak gayrimenkul ya da mevduatın sadece sahibine faydası var… Oysa aynı paraya sahip olup yatırım yapan, bir sürü insana iş imkanı sağlayan, kendisinden başkaları için de bir şeyler yapan bir sürü insan var…

Asıl derdim, bunlar arasında olması gereken ayrım… Üretenden, çalışandan, başkalarına iş imkanı sağlayandan daha az vergi alınıp; yatarak, çalışmadan, mevduat ya da kiradan geçinenden çok daha fazlası alınmalı…

Daha yüksek oranda vergi alınmalı ki, kenarda parası olan yatırım yapsın, kendisinden başkasına faydası olsun…

İnsanlar da bunu kendine yakıştıramamalı aslında bence… Hiç çalışmadan, hazırdan, kenarda duran, kendi kazanmadığı, aileden kalmış para ya da malvarlığı ile geçiniyor olmayı…

Üretmenin, başkalarına da fayda sağlamanın, yatırımcı olmanın bir erdem olduğunu görebilmeli…

Emekli olmuş, yıllarca çalışmış kazanmış olana ya da bir yandan yatırım yaparken bir yandan mevduat ve mal sahibi olana değil lafım…

İş bu kanun düzenlemesini yapmaya gelince bu ayrımlar, oranlamalar doğru yapılmalı tabiî ki…

Toplam servetinin belli bir kısmından fazlasını kenarda biriktirememeli insanlar… Ya da belli bir yaşa kadar…

Bunu insanlar kendileri iradeleriyle yapmıyorlar… İşte burada da devlet, kanunlar devreye girmeli… Çalışanlar çalışmayanı, üretenle yatanı ayırmalı… Biz ayıramıyoruz… Devlet baba yapsın bari…

NUR ERDEM ÖZEREN
25.01.2009